Skip to main content
Category

Felaket Kurtarma ve İş Sürekliliği

Son Kullanıcı Destek Hizmetinin İşletmelere Sağladığı 5 Büyük Avantaj

Son Kullanıcı Destek Hizmetinin İşletmelere Sağladığı 5 Büyük Avantaj

“Destek” artık sadece çağrılara cevap vermek değil; maliyetleri düşüren, ekipleri hızlandıran, müşteriyi elde tutan, 7/24 ölçeklenebilen ve riski azaltan stratejik bir büyüme motoru. Aşağıdaki beş başlık bu son kullanıcı destek hizmetinin çerçevesini kurum genelinde standartlaştırmak için BT Hizmet Yönetimi yaklaşımından faydalanmak, modern destek organizasyonunun iş sonuçlarına nasıl doğrudan etki ettiğini net ve akıcı biçimde gösterir.

1)    Maliyet Tasarrufu & Net ROI

İyi kurgulanmış bir destek yapısı, tekrarlayan talepleri azaltır, ilk temas çözümünü yükseltir ve çağrı başına maliyeti aşağı çeker. Destek, operasyonel giderlerin en görünür olduğu alanlardan biridir; bu nedenle otomasyon, self-service ve akıllı yönlendirme üçlüsü hem “ticket başına maliyet”i hem de temsilci başına verimliliği hızla iyileştirir. Pratikte bu; self-service’e uygun talepleri envanterleyip bilgi tabanını yaşayan içerik gibi yönetmek, tekrarlayan adımları otomatikleştirmek ve yüksek hacimli kanallarda akışları standardize etmek anlamına gelir. Bulut ve operasyon maliyetlerini sürdürülebilir biçimde yönetmek için FinOps yaklaşımını da sürece dahil etmek tasarrufu kalıcı hâle getirir.

2)    Üretkenlik & Daha Kısa Çözüm Süreleri

Performansı belirleyen iki çekirdek gösterge AHT (Ortalama İşlem Süresi) ve MTTR’dir (Ortalama Çözüm Süresi). Rehberli adımlar (playbook), şablon yanıtlar ve otomatik sınıflandırma; tek ekranda görünürlük sağlayan entegre araçlarla birleştiğinde, talepler doğru uzmana ilk denemede akar, beklemeler kısalır ve tekrar aramalar azalır. Bu yaklaşım sadece ajanların hızını değil, talep kalitesini de iyileştirir: yanlış kategorilendirilen kayıtlar azalır, önceliklendirme netleşir, darboğazlar görünür hâle gelir. Sonuç, daha az temasla daha hızlı çözüm ve ekipler arası senkronizasyonun güçlenmesidir. Gereken bağlamın tek yerde toplanması için IT Visibility kritik bir rol oynar; süreç tasarımını ITIL pratikleriyle hizalamak ve verimliliği artıran teknolojik çözümler kullanmak ekipler arası senkronizasyonu güçlendirir.

3)    Müşteri Memnuniyeti & Sadakat (CSAT/NPS)

Hızlı, tutarlı ve öngörülebilir bir deneyim müşteri kalıcılığını doğrudan etkiler. “Önce dijital” yaklaşımıyla (bot + self-service) başlayan ve gerektiğinde ajan desteğine yumuşak geçiş yapan bir akış; geçmiş talepleri ve bağlamı gösteren ajan kokpiti ve “Talebiniz şu aşamada” gibi şeffaf durum bildirimleriyle birleştiğinde CSAT yükselir, terk oranı düşer ve tavsiye etme eğilimi güçlenir. Üstelik bu model iç müşteriler (çalışanlar) için de aynı ölçüde etkilidir: çalışanların hızlı çözüme erişmesi, üretkenliği artırır ve toplam iş deneyimini iyileştirir. Deneyimin sürekliliğini korumak için operasyonel hazırlığı iş sürekliliği bakış açısıyla desteklemek gerekir.

Son Kullanıcı Destek Hizmetinin İşletmelere Sağladığı 5 Büyük Avantaj
İçeriği analiz eden Bing AI Creator ile oluşturulmuştur.

4)    Ölçeklenebilirlik & 7/24 Erişim

Yoğun saatlerde, ürün lansmanlarında veya ani dalgalanmalarda insan gücü tek başına yetmez. Bilgi tabanı ve dijital asistanlarla alt katmanda çözüm üretmek; esnek vardiyalar ve “follow-the-sun” planıyla saat dilimlerine yayılmak; talep tahminine dayalı kapasiteyi (chat, e-posta, telefon, sosyal) dinamik yönetmek bekleme süresini kısaltır, kaliteyi sabit tutar ve birim maliyeti düşürür. Bu esneklik, hem müşteri tarafında 7/24 erişilebilirlik algısını güçlendirir hem de iç operasyonlarda pik dönemlerin daha az stresle yönetilmesini sağlar.

5)    Risk Azaltma, Uyum & İş Sürekliliği

Standart süreçler ve net sorumluluklar hataları, kesintileri ve uyumsuzluk risklerini düşürür. Olay ve problem yönetiminin (major incident dâhil) uçtan uca tanımlanması, değişiklik yönetimi (CAB) ve kök neden analizleri (RCA) ile kalıcı düzeltmelerin devreye alınması; denetim izi ve raporlamayla birleştiğinde daha az kesinti, daha hızlı toparlanma ve daha düşük ceza/itibar kaybı sağlar. İyi bir CMDB/varlık yönetimi, riskin nereden doğabileceğini ve değişikliklerin kimi etkileyeceğini önceden görmenizi sağlar; proaktif uyarılarla potansiyel sorunlar kullanıcıya yansımadan yakalanır. Süreçlerinizi ITIL ilke ve pratikleriyle hizalamak, hem dış denetimlerde hem de iç yönetişim yapılarında güven tesis eder; kritik sistemler için tatbikatlı major incident planları, gerçek anlarda paniğin yerini disipline bırakır. Felaket senaryolarına hazırlığı DRaaS yaklaşımlarıyla güçlendirmek ve uç nokta riskini endpoint security katmanıyla indirgemek bütünlüğü sağlar.

Ölçmeden Yönetilmez: Takip Etmeniz Gereken 5 KPI

  • Cost per Ticket (CPT): Birim maliyeti görünür kılar; otomasyon ve bilgi tabanı etkisini somutlaştırır.
  • FCR (First Contact Resolution): İlk temasta çözüm; memnuniyet ve maliyet için en güçlü kaldıraçlardan biridir.
  • AHT (Average Handle Time): Süreç yalınlığı ve araç verimliliğinin doğrudan göstergesidir.
  • MTTR (Mean Time to Resolution): Kesinti ve üretkenlik kaybı maliyetine en çok temas eden metriktir.
  • CSAT/NPS: Deneyimin müşteride bıraktığı iz ve tekrar satın alma/tavsiye sinyalidir.

Son kullanıcı destek hizmeti, doğru kurgulandığında maliyet azaltıcı, büyümeyi hızlandırıcı ve riski dengeleyici bir fonksiyona dönüşür. Küçük adımlarla başlayın, veriye dayalı yönetin, otomasyon ve self-service’i merkeze alın; bugün atılan her iyileştirme yarın daha çevik ekipler, daha memnun müşteriler ve daha dayanıklı bir iş modeli olarak geri döner. Bu dönüşümü hızlandırmak için Eclit’in ITIL uyumlu süreç tasarımı, KPI odaklı yönetim ve 7/24 izleme yaklaşımından yararlanabilir; kısa bir keşif görüşmesiyle mevcut KPI’larınızı (CPT, FCR, AHT, MTTR, CSAT) fotoğraflayıp hızlı kazanım alanlarını netleştirebilirsiniz.

👉 Bize Ulaşın!

Son Kullanıcı Destek Hizmeti nedir?

Son kullanıcıların günlük IT sorunlarını çözmek, verimliliği artırmak ve müşteri memnuniyetini yükseltmek için sunulan profesyonel destek hizmetidir.

Son Kullanıcı Destek Hizmeti işletmelere ne kazandırır?

Maliyetleri düşürür, ekiplerin hızını artırır, müşteri sadakatini güçlendirir, 7/24 erişim sağlar ve iş sürekliliğini destekler.

Son Kullanıcı Destek Hizmeti ile hangi KPI’lar takip edilir?

CPT (ticket başına maliyet), FCR (ilk temas çözüm oranı), AHT (ortalama işlem süresi), MTTR (ortalama çözüm süresi) ve CSAT/NPS (memnuniyet).

Neden profesyonel bir Son Kullanıcı Destek Hizmeti tercih edilmelidir?

Uzman kadro, otomasyon, self-service ve ITIL uyumlu süreçler sayesinde daha hızlı, güvenilir ve ölçeklenebilir çözümler elde edilir.

Eclit’in Son Kullanıcı Destek Hizmeti farkı nedir?

Eclit; 7/24 izleme, KPI odaklı yönetim, otomasyon destekli çözümler ve sektörlere özel uyumlu süreçleriyle işletmelere ölçülebilir değer sağlar.

Patch Management Yaşam Döngüsü

Patch Mahagement Yaşam Döngüsü

Saldırganların otomatik tarama temposu bugün saniyede yaklaşık 36.000 isteğe kadar çıkıyor; bu, açık ile istismar arasındaki pencereyi sıkıştırıyor. Bu nedenle Patch Management’ta kritik yamalarda ≤72 saat hedefi artık lüks değil, zorunlu.

BT ekiplerinin %70’i her hafta yamaya 6+ saat ayırıyor ve yalnızca %41’i kritik CVE’leri 24 saatte kapatabileceğine güveniyor. Otomasyon ve doğru önceliklendirme olmadan bu yük sürdürülebilir değil.

Fortinet, son dönemde 97 milyar+ istismar denemesi gözlemledi ve kimlik hırsızlığında %42 yıllık artış raporladı. Bu kalıp, önceliği yalnızca CVSS’e değil gerçek istismara göre vermeyi gerektiriyor.

Bütçe artıyor ama risk yerinde sayıyor; dengeyi bozmanın yolu panoda görünür KPI’lar ve acil yama hattından geçiyor.

1) Keşif & Envanter – Görmediğini Yamalayamazsın

Yılın ilk yarısında 21.528 yeni zafiyet yayımlandı; bu, günde ortalama 133 yeni CVE demek. Envanter ve sürüm görünürlüğü olmadan risk hızla kaçar.
IDC verisi, ekiplerin haftada ~1 iş gününü yamaya harcadığını gösteriyor; keşif-otomasyon yatırımı bu süreyi gözle görülür azaltır.

2) Önceliklendirme – CVSS Tek Başına Yetmez

KEV kataloğuna giren CVE’ler aktif istismar altındadır; burada “acil hat” ile ≤72 saat hedefi uygulanmalı.
Fortinet’in 97B+ denemelik hacmi ve %42 kimlik hırsızlığı artışı, PoC/exploit mevcut açıkların en öne alınmasını zorunlu kılıyor; iş etkisini ile birlikte değerlendirin.

Patch Mahagement Yaşam Döngüsü
İçeriği analiz eden Bing AI Creator ile oluşturulmuştur.

3) Test & Pilot – Küçükte Doğrula, Büyükte Yay

Gartner’a göre kurumların önemli bölümü IT–Sec öncelik çatışmasını en büyük engel görüyor; paylaşılan sorumluluk matrisi MTTR’ı gözle görülür düşürüyor.
Haftalık canary/pilot ve otomatik smoke/regresyon testleri, aynı hafta onlarca yama alan uç noktalarda (“pilot gruplar”ı Endpoint Security ile hizalayarak) “yama kaynaklı kesinti” riskini anlamlı azaltır.

4) Dağıtım – Standart Ritim + Acil Yama Hattı

Aylık Patch Tuesday ritmi önemlidir; ancak out-of-band acil yamalarla erken istismar penceresine karşı korunursunuz. Fortinet, saldırı zincirindeki otomasyonda dramatik hızlanma tespit ediyor.
Örnek: CVE-2025-48384 (Git) KEV’e alındığında federal kurumlara 15 Eylül 2025 son tarihi verildi; böyle durumlarda 48–72 saat içinde yayına çıkmak en iyi uygulamadır; kritik iş servislerinde DRaaS senaryolarını dağıtım pencereleriyle eşleyin.

5) Doğrulama & Raporlama – “Yükledik” Yetmez

Dağıtım sonrası Coverage %, başarısız dağıtım oranı, yeniden başlatma ihtiyacı ve MTTP ölçülmeli; bu metrikleri Uptime ve kullanıcı etkisi ile ilişkilendirin.

Düzenli ortak ritüeller ör. haftalık KEV stand-up) MTTR’ı ölçülebilir biçimde iyileştirir; IDC’nin %70 / 6+ saat bulgusu, doğrulama ve raporlama otomasyonu olmadan sürdürülebilirliğin hızla bozulduğunu gösteriyor.

6) Sektörel Kutu – OT / Enerji / Üretim

Fortinet’in OT odaklı çalışmalarında 3.300+ OT protokol kuralı, ~750 OT IPS ve 1.500 sanal yama kuralı gibi kontroller, eski sistemlerde fiziksel duruşu azaltmaya yardımcı oluyor; OT’de Enerji Sektöründe Bulut Güvenliği yaklaşımlarından yararlanın.
Edge cihazlar (VPN, firewall) süregelen hedef; bu sınıfın kritik ve yüksekleri dağıtım kuyruğunda ilk 7 gün içinde kapanmalı.

7) Türkiye Perspektifi – Yerel Nabız

Bir BT Haber içeriği, yatırımlar artsa da veri kaybı riskinin sürdüğünü; çözümün düzenli yama + otomasyon disiplini olduğunu vurguluyor; pano tarafında Bulut Teknolojisi ve Bulut Depolama politikalarının görünürlüğü önerilir.

Türkiye’de pratik bir çıpa metrik seti: haftalık KEV gözden geçirme ve kritiklerde ≤72 saat hedefi. Bu iki metrik, yönetici panosunda haftalık görülmeli.

Kontrol Listesi (KPI’lı)

  • SLA’lar yazılı mı: Kritik ≤72 saat, Yüksek ≤7 gün, Orta ≤30 gün? Bu üç rakam yoksa istismar penceresi ölçülemez.
  • KEV takibi haftalık mı? KEV’e düşenler acil hat ile kapanıyor mu? Bu ritim MTTP’yi günler bazında kısaltır.
  • KPI panosu var mı: Coverage %, MTTP, MTTR, Change Failure Rate, Rollback Oranı? Aylık raporlama MTTR trendini somut hale getirir.
  • OT özelinde sanal yama kullanılıyor mu? 1.500+ kural eski sistemlerde duruşu azaltır.

KEV/PoC odaklı öncelik, ≤72 saatlik kritik SLA ve görünür KPI’lar; istismar penceresini kapatır, MTTR/MTTP’yi düşürür ve ekiplerin yamaya harcadığı zamanı %70’e varan oranlarda azaltmaya başlar, riskleri görünür kılar ve somut karar almayı hızlandırır.

Patch yönetiminizi sadeleştirmek, öncelikleri netleştirmek ve dağıtımı otomatikleştirmek için Eclit’le şimdi konuşun; ölçülebilir, sürdürülebilir güvenlik ritmine geçin.

👉 Bize Ulaşın!

Yalnızca CVSS’e bakmak neden yeterli değil?

CVSS şiddeti gösterir; KEV/PoC ve gerçek istismar sinyali ise aciliyeti belirler. Öncelik sırası: KEV’de olanlar → aktif istismar kanıtı olanlar → yüksek iş etkisi taşıyanlar.

Kritik, yüksek ve orta seviyeler için önerilen SLA nedir?

Kritik ≤72 saat, Yüksek ≤7 gün, Orta ≤30 gün. İstisnalar için risk sahibi, telafi kontrolü (ör. sanal yama) ve kapanış tarihi mutlaka kayda geçmeli.

Yönetici panosunda hangi KPI’lar olmalı?

Coverage %, MTTP/MTTR, Change Failure Rate, Rollback oranı, RPO/RTO. Haftalık trend grafikleri ve “açık/kapalı/engelli” durum etiketleriyle izleyin.

OT/edge cihazlarında (VPN, firewall) en iyi yaklaşım nedir?

Öncelik ilk 7 gün, bakıma uygun pencere, üretim öncesi pilot, mümkünse sanal yama/IPS kuralı, hızlı geri alma planı ve tedarikçi firmware takvimiyle ilerleyin.

Otomasyonu nasıl kurgulamalıyız?

Sürekli keşif + etiketleme, ring/kanarya dağıtım, otomatik test (smoke/regresyon), onay eşikleri risk tabanlı, ITSM/SOAR entegrasyonu, başarısız dağıtımda otomatik rollback.

Yapay Zekâ Destekli Patch Management: Otomasyonun Geleceği

Yapay Zekâ Destekli Patch Management: Otomasyonun Geleceği

Saldırganlar bugün hem daha hızlı hem de süreçleri daha otomatik. 2024 Verizon DBIR, ihlallerde ilk erişim adımı olarak zafiyet sömürüsünün önceki yıla göre yaklaşık üç kat arttığını (artış %180) raporladı. Bu artışın önemli bir bölümü yamalanmamış sistemlerdeki açıkların hedef alınmasından ve tedarik zinciri etkilerinden kaynaklanıyor. Kısacası, manuel önceliklendirme ile yamalama penceresini kapatmak artık mümkün değil; çözüm, yapay zekâ destekli patch management ile risk-bazlı otomasyondur.


Savunma tarafında tespit hızlanıyor; bu da yamaya ayrılabilecek “güvenli” pencereyi daraltıyor. Mandiant’ın M-Trends 2024 bulgularına göre küresel medyan dwell time 10 güne indi; fidye yazılımı vakalarında 5 gün seviyesine kadar düştü. Bu tablo, kritik yamaların “haftalar” değil “günler” içinde devreye alınmasını gerektiriyor.


Aynı dönemde saldırı yüzeyi büyümeye devam ediyor. ENISA Threat Landscape 2024, 19.754 zafiyet rapor edildiğini; bunların %9,3’ünün kritik, %21,8’inin yüksek olduğunu paylaşıyor. Bu hacimde bir backlog’u çıplak insan gücüyle sıralamak gerçekçi değil; istismar sinyalleri, varlık kritiklik dereceleri ve bağlamsal risk metriklerini birlikte işleyen AI destekli önceliklendirme zorunlu hale geliyor.


Düzenleyici çerçeve de bunu destekliyor. CISA’nın Known Exploited Vulnerabilities (KEV) kataloğu, aktif istismar gören açıkları merkezi olarak yayımlıyor ve kamu kurumları için bağlayıcı süreler tanımlıyor; kurumların da KEV’i iç politika ve SLO’larına girdi yapması tavsiye ediliyor. Ayrıca CISA’nın BOD 22-01/ilgili rehberleri, yüksek/kritik zafiyetlerde 30 güne kadar net hedefler koyuyor. NCSC (UK) ise pratik bir çıta sunuyor: internet-yüzü servisler için ~5 gün, iç ağ için ~14 gün; aktif istismarda süre daha da kısalmalı.
Saldırgan otomasyonu da hız kesmiyor. Google Threat Intelligence, 2024’te 75 sıfır-gün (0-day) istismarının sahada kullanıldığını; bunların yaklaşık %44’ünün ağ/güvenlik gibi kurumsal ürünleri hedef aldığını raporladı. Edge cihazlar, güvenlik duvarları ve ağ geçitleri için gecikmesiz yama akışı bu yüzden kritik.


Türkiye perspektifi de benzer bir resim çiziyor. KVKK 2024 yılı için veri ihlali bildiriminin kuruma ulaştığını paylaştı; USOM ise 2023’te 104.000+ zararlı bağlantıyı tespit ederek altyapı seviyesinde engelledi. 2024–2028 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi de zafiyet ve yamalama süreçlerinin kurumsallaştırılmasını öncelikler arasında konumlandırıyor.


Üstelik bu gereklilik yalnızca teori değil; CISA’nın Eylül 2025’te Cisco ASA/Firepower için yayımladığı acil direktif gibi örneklerde gördüğümüz üzere, aktif istismar halinde envanter çıkarma, adli analiz ve derhal yamalama zorunluluğu getirilebiliyor. Bu tarz olaylar, yama süreçlerinin hem hız hem de izlenebilirlik açısından otomasyona dayandırılması gerektiğini pratikte kanıtlıyor.

Yapay Zekâ Destekli Patch Management: Otomasyonun Geleceği
İçeriği analiz eden Bing AI Creator ile oluşturulmuştur.

AI ile Patch Management nasıl hızlanır?

  1. Risk-bazlı önceliklendirme (RBP): KEV, istismar telemetrisi, tehdit istihbaratı, CVSS, varlık kritiklik puanı (iş etki haritası) ve “internet-yüzü” bayrağını tek modelde birleştirip dinamik öncelik üretin. Amaç; “kritik + KEV + internet-yüzü” kombinasyonunu otomatik olarak en üste taşımak ve ≤5 gün gibi SLO’lara bağlamak.
  2. Akıllı pencere planlama: Mandiant’ın 10/5 günlük dwell time metriği, değişiklik takvimlerini yeniden tasarlamayı gerektiriyor. AI; üretim trafiği, iş takvimi, bağımlılıklar ve SLA’ları dikkate alarak en erken uygulanabilir bakım penceresini önerebilir.
  3. Otomatik test/rollback: Ön-üretim A/B testleri, canary dağıtım ve politika-tabanlı rollback mekanizmaları CI/CD ile bütünleşerek yamaların başarı oranını ve MTTR’ı iyileştirir. (NCSC’nin “update by default” yaklaşımı, bu otomasyonun kültürel temelidir.)
  4. Doğal dil özetleme ve biletleştirme: AI, vendor bültenlerini özetleyip değişiklik etkisi, önkoşullar, yeniden başlatma ihtiyacı gibi başlıkları otomatik bilet olarak ITSM’e açabilir; CMDB ile çapraz kontrol ederek sahiplik ve onay akışlarını tetikler.
  5. Edge/ağ cihazları için “acil hat”: 0-day trendi ve regülasyon örnekleri, güvenlik duvarı ve ağ cihazlarını ayrı bir “acil yama hattına” almayı gerektiriyor (örn. KEV + network device etiketi = otomatik yükselmiş öncelik).

Hedef tablo ve KPI önerisi

SLO’lar:
– KEV + internet-yüzü + kritik: ≤5 gün
– KEV + iç ağ + yüksek: ≤14 gün
– Diğer kritik/yüksek (aktif istismar yok): ≤30 gün
KPI’lar: KEV uyum oranı, ortalama yama süresi (MTTP), açık kalma süresi (Window of Exposure), başarısız yama oranı, otomasyon kapsama oranı (% kaç varlık “update by default” altında).

Hız, bağlam ve tekrarlanabilirlik

Veriler net: Zafiyet sömürüsü hızlandı (DBIR), tespit penceresi daraldı (M-Trends), zafiyet hacmi yüksek (ENISA) ve regülatif baskı artıyor (CISA KEV/NCSC). Klasik “önce CVSS” yaklaşımı bugün tek başına yeterli değil. AI destekli, risk-bazlı ve uçtan uca otomatik bir patch yönetimi; hem uyum (KEV/SLO), hem de iş sürekliliği için en rasyonel yol. Türkiye’deki tehdit hacmi ve bildirim verileri de (KVKK, USOM) bu dönüşümün gecikmeden yapılması gerektiğini gösteriyor.

Neden Eclit?

Bugünkü gücümüz, Managed/Hybrid Cloud, DRaaS (Disaster Recovery) & Yedekleme, 7/24 SOC, Gözlemlenebilirlik & AIOps, FinOps, Uyum & Denetim.
Hedefimiz: güvenilir altyapı, görünürlük ve maliyet kontrolü ile operasyonunuzu güçlendirmek.

👉Bize Ulaşın!

Patch Management vs. Güncelleme Yönetimi: Arasındaki Farklar Nelerdir?

Patch Management vs. Güncelleme Yönetimi: Aradaki Farklar Nelerdir?

Teknoloji sürekli değişiyor; yazılım açıkları keşfediliyor, performans beklentileri artıyor, kullanıcı ihtiyaçları dönüşüyor. Bu değişim sürecinde güvenlik, kararlılık ve kullanıcı deneyimi açısından sistemlerin güncel tutulması kritik hale geliyor. İki kavram sıkça karıştırılıyor: patch (yama) ile update (güncelleme). Bu yazıda bu iki kavramın ne olduğunu, ne zaman ve nasıl uygulanması gerektiğini, birbirlerinden farklarını ve iyi uygulamalarının neler olduğunu ele alacağız.

Patch (Yama) Nedir?

Patch ya da yama, mevcut yazılımın belirli bir sorunu düzeltmek için yayınlanan küçük ama kritik kod değişikliğidir. Genellikle aşağıdaki amaçlarla çıkar:

  • Güvenlik açıklarını kapatmak (örneğin exploit olasılığı olan bir zafiyet).
  • Hataları (bug) düzeltmek, çökme veya işlevsel bozulma yaratan sorunları gidermek.
  • Uyumluluk sorunlarına müdahale etmek (donanım, işletim sistemi, başka yazılımlar ile olan entegrasyon vs.).
  • Kritik sorunlar için acil müdahale (hotfix gibi).

Update (Güncelleme) Nedir?

Güncelleme, yazılımın hem mevcut fonksiyonlarını geliştirmek hem de yeni özellikler eklemek için yapılan daha geniş kapsamlı sürüm değişiklikleridir. Update içerikleri şunları kapsayabilir:

  • Yeni özellikler ve arayüz/tasarım iyileştirmeleri.
  • Performans ve verimlilik geliştirmeleri (hafıza yönetimi, hız, kaynak kullanımı gibi).
  • Genel kararlılık iyileştirmeleri ve hata düzeltmeleri (patch içeriği de olabilir)
  • Güvenlikle ilgili iyileştirmeler (“security update”) — bu bazen patch kapsamına girer, bazen update’in parçasıdır.

Aradaki Temel Farklar;

1.     Kapsam

·       Patch / Yama:

Belirli ve dar kapsamlıdır; genellikle bir açığı kapatmak ya da tekil bir hatayı düzeltmek için kullanılır.

·       Güncelleme / Update:

Daha geniş kapsamlıdır; yeni özellikler ekler, arayüz değişiklikleri, performans ve uyumluluk iyileştirmeleri içerir.

2.     Aciliyet

·       Patch / Yama:

Aciliyeti yüksektir. Güvenlik açığı gibi riskler varsa hemen uygulanmalıdır.

·       Güncelleme / Update:

Daha planlıdır. Genellikle düzenli periyotlarla ya da ürün yol haritasına göre uygulanır.

3.     Boyut ve Komplekslik

·       Patch / Yama:

Küçüktür, sistemi çok az etkiler. Test ve dağıtımı görece daha hızlıdır.

·       Güncelleme / Update:

Daha büyük olabilir; test süreci daha uzun, etkisi daha geniştir.

4.     Zamanlama

·       Patch / Yama:

Gerektiğinde, aciliyet durumuna göre hemen uygulanır.

·       Güncelleme / Update:

Planlı ve düzenli vakitlerde yapılır; bazen kullanıcı tercihine göre zamanlanabilir.

5.     Etki ve Risk

·       Patch / Yama:

Hedef odaklı olduğu için yan etkiler daha kontrollüdür; ancak test edilmezse başka sorunlara yol açabilir.

·       Güncelleme / Update:

Daha geniş değişiklikler içerdiği için risk seviyesi yüksektir; kullanıcı alışkanlıklarını veya sistem bütünlüğünü etkileyebilir.

Burada kritik bir nokta da şudur: Yöneticilerin %72’si, yamaların yazılımda “bazı şeyleri bozabileceği” korkusuyla yamaları hemen uygulamaktan kaçınıyor. Bu da güvenlik açıklarının kapatılmasında ciddi gecikmelere yol açıyor.

Neden Her İkisi de Önemlidir?

·      Güvenlik:

Açıklar ne zaman fark edilirse, patch yayınlanmalı ve sistemler korunmalı. 2024 yılında küresel ortalama veri ihlali maliyeti 4,9 milyon USD’ye yükseldi ve bu bir önceki yıla göre %10’luk bir artışa işaret ediyor. Bu tablo, yamaların ve güncellemelerin zamanında yapılmamasının mali sonuçlarını net biçimde gösteriyor.

·      Stabilite ve Performans:

Hatalar düzeldikçe yazılım daha kararlı çalışır; performans artarımları kullanıcı deneyimini iyileştirir.

·      Uyumluluk:

Yeni donanım ya da diğer yazılımlarla olan uyum sorunları update’lerle çözülebilir; patch’ler de belli uyumsuzlukları gidermede rol oynar.

·      Rekabet avantajı:

Özellik eklemeleri, kullanıcı dostu arayüzler vb. yenilikler güncellemelerle sağlanır. Yazılım sürekli gelişen beklentilere cevap vermeli.

Ayrıca yöneticilerin %88’i “gerekirse yamayı hızlıca geri alma (un-patch) imkânı olsa yamaları daha hızlı uygulayacaklarını” belirtiyor. Bu veri, yamaların güvenlik kadar operasyonel esneklikle de ilişkilendirildiğini ortaya koyuyor.

Doğru Yöntemler

·      Önceliklendirme yap:

Güvenlik açıklarına yönelik patch’ler en yüksek öncelikte olmalı. Güncellemeler ise zamanlama açısından iş akışına zarar vermyecek şekilde planlanmalı

·      Test ortamı kur:

Patch’leri/güncellemeleri önce test ortamında dene; uyumsuzluk, çakışma gibi sorunları önceden gör.

·      Otomasyonu kullan:

Patch yönetim sistemleri, güncellemelerin takibi, uygulaması ve raporlanması için araçlar kullanmak iş yükünü azaltır.

·      Envanter yönetimi:

Hangi sistemlerde hangi yazılım sürümünün olduğunu bil; eksik yamaları/güncellemeleri takip et.

·      Planlama ve kullanıcı iletişimi:

Güncelleme yapılacaksa kullanıcıları bilgilendir; olası kesintileri minimize et. Gerekli rollback (geri alma) planları olsun.

·      Sürekli izleme ve raporlama:

Uygulamaların yamalanma durumu, güncelleme başarı/başarısızlık durumu gibi metrikleri takip et; risk alanlarını belirle.

Patch Yönetimi (Patch Management) Nedir?

Patch uygulamalarını sistematik ve güvenli bir şekilde organize etme sürecine “patch yönetimi” denir. Bu süreç genelde:

·      Vulnerability (açık) tarama:

Yazılım, işletim sistemi ya da uygulamalarda potansiyel zayıflıklar tespit etmek.

·      Değerlendirme & Önceliklendirme:

Açığın kritikliği, exploit olma ihtimali, sistem üzerindeki etkisi gibi kriterlere göre sıralama.

·      Yama/hata düzeltme geliştirme veya edinme:

Vendor’dan ya da geliştirici ekipten gelen yamanın hazırlanması.

·      Test:

Yamanın mevcut sistemlerle çatışma yaratıp yaratmadığını test ortamında görmek.

·      Dağıtım (Deployment):

Üretim sistemlerine yama uygulamak. Otomasyon araçları, yönetim yazılımları bu aşamada devreye girer.

·      İzleme ve Geri Alma (Rollback) Planları:

Yama sonrası sorun çıkarsa eski duruma dönme planları olmalı, kullanıcıların etkilenme durumu takip edilmeli.

Güncelleme Yönetimi (Update Management) Nedir?

Güncelleme yönetimi, yazılımın hem güvenlik hem işlevsel anlamda zamanla büyüyen, genişleyen ihtiyaçlarını karşılamak için sürümleri takip etmek ve güncelleşmeleri sistematik biçimde uygulamak anlamına gelir. Patch yönetiminden farkı: kapsamı daha geniş, planlaması daha stratejik, kullanıcı etkisi daha büyük olabilir.

Sonuç olarak patch yönetimi ve güncelleme yönetimi birbirlerinin yerine geçebilecek kavramlar değildir; birbirlerini tamamlarlar. Güvenlik açıklarına karşı hızlıca müdahale etmek için patch’ler şartken, yazılımı modern, rekabetçi ve kullanıcı dostu halde tutmak için düzenli güncellemeler gereklidir. Her ikisinin de iyi planlanmış, test edilmiş, önceliklendirilmiş ve otomasyon destekli olması, kurumların ve bireylerin dijital riskleri azaltmasını sağlar.

Siz de kurumunuzu dijital geleceğe taşımaya hazır mısınız? Birlikte buluta geçiş yolculuğunuzu planlayalım. 👉 Bize Ulaşın


Patch ile Update arasındaki en temel fark nedir?

Patch (yama), genellikle belirli bir güvenlik açığını kapatmak veya tekil bir hatayı gidermek için yayınlanan küçük ölçekli müdahalelerdir. Update (güncelleme) ise daha geniş kapsamlıdır; yeni özellikler ekler, performans artırır ve genellikle planlı sürüm değişikliklerini kapsar.

Yamalar neden acil uygulanmalıdır?

Çünkü yamalar çoğunlukla güvenlik açıklarını kapatır. Geciktirilen her yama, sistemleri siber saldırılara karşı savunmasız bırakır. Özellikle “zero-day” zafiyetlerde hızlı aksiyon kritik öneme sahiptir.

Güncellemeler her zaman gerekli midir?

Evet. Güncellemeler, sadece güvenlik için değil; performans, uyumluluk ve kullanıcı deneyimi için de gereklidir. Ayrıca yeni özellikler sayesinde yazılımın rekabet gücü korunur.

Patch ve update’ler uygulanırken hangi en iyi yöntemler izlenmelidir?

Önceliklendirme yapmak, test ortamında denemek, otomasyon araçları kullanmak, envanter yönetimini sağlamak, kullanıcıları bilgilendirmek ve rollback (geri alma) planlarına sahip olmak en iyi yöntemlerdir.

Patch yönetimi ve güncelleme yönetimi neden birlikte düşünülmelidir?

Çünkü biri olmadan diğeri eksik kalır. Patch yönetimi güvenlik risklerine hızlı yanıt vermeyi sağlarken, güncelleme yönetimi yazılımı uzun vadede modern, stabil ve kullanıcı dostu tutar. İkisi bir arada, hem güvenlik hem de iş sürekliliği açısından kritik öneme sahiptir.

Patch Management (Yama Yönetimi) Nedir?

Patch Management (Yama Yönetimi) Nedir?

Patch management, yazılım sağlayıcıları tarafından yayımlanan güncelleme (yama) paketlerinin tespit edilmesi, elde edilmesi, test edilmesi ve dağıtımı süreçlerini kapsar. Bu yamalar çoğunlukla güvenlik açıklarını düzeltmek, yazılımdaki hataları gidermek, performansı artırmak veya yeni özellikler eklemek için hazırlanır.

Patch management aynı zamanda bir sistem stabilitesi, güvenlik ve uyum süreci olarak tanımlanabilir. İyi yapılandırılmış bir patch management süreci, kurumsal iş sürekliliğini ve üretkenliği korur. IBM 2025 raporuna göre küresel ortalama veri ihlali maliyeti 4,44 milyon USD ve ortalama yaşam döngüsü 241 gün; ABD’de ise ortalama maliyet 10,22 milyon USD ile rekor seviyede. Zamana duyarlı yamalar, bu maliyet ve süreleri aşağı çeker.

Patch Management Neden Önemli?

Patch management, yalnızca IT departmanlarının sorumluluğunda görülen teknik bir süreç değildir; aslında şirketin tüm operasyonlarını, finansal sonuçlarını ve müşteri güvenini doğrudan etkileyen bir güvenlik ve iş sürekliliği stratejisidir. Yamaların zamanında uygulanmaması, sadece teknik bir açık yaratmaz; aynı zamanda şirketin itibarını, regülasyon uyumunu ve müşteri verilerinin güvenliğini riske atar.

Güvenlik Açısından Önemli

  • Veri ihlallerinin %60’ı, yamaları uygulanmamış açıklar üzerinden gerçekleşiyor. Yani yamalar mevcut olsa da uygulanmaması ciddi riskler doğuruyor.
  • 2024’te kayıt edilen CVE sayısı 40.003 oldu; bu, bir önceki yıla göre %39’luk bir artış anlamına geliyor.
  • Google verilerine göre, zafiyetin açıklanması ile ilk istismarı arasında ortalama süre sadece 5 gün. Buna karşın, acil yamaların uygulanma süresi ortalama 4,5 ay.
  • Veri sızıntılarının ortalama maliyeti 2024’te 4,88 milyon USD seviyesindeydi.

IBM de aynı şekilde güvenlik ile operasyonel ihtiyaçlar arasında denge kuran bir sürecin önemine dikkat çeker.

İş Sürekliliği ve Performans

Yamalar sadece güvenlik için yayımlanmaz; bellek sızıntılarını düzeltmek, sistem çökmesini önlemek veya uygulama performansını artırmak için de kullanılabilir. IBM 2025 bulguları, ihlallerin daha hızlı tespit/contain edilmesinin maliyetleri düşürdüğünü gösteriyor; 241 günlük ortalama yaşam döngüsü son 9 yılın en düşük seviyesi.

Uyum (Compliance)

  • GDPR, HIPAA gibi regülasyonlar, sistemlerin güncel ve güvenli olmasını zorunlu kılar. Patch management bu uyumu destekler.

Yama Yönetimi Süreci (Patch Management Lifecycle)

Kapsamlı bir patch management süreci genellikle şu adımları içerir:

  1. Envanter (Asset Inventory): Hangi cihazların, yazılımların ve sistemlerin yamaya ihtiyaç duyduğu belirlenir.
  2. Tespit ve Önceliklendirme: Açıklar belirlenir, kritiklik derecesine göre önceliklendirilir (örn. KEV ve EPSS sinyalleri; KEV’de olanlar pratikte daha hızlı kapanır: medyan 174 gün vs 621 gün).
  3. Test: Yamanın canlı sistemlerde problem oluşturup oluşturmayacağı test ortamında kontrollü şekilde test edilir.
  4. Dağıtım (Deployment): Kontrollü ve planlı şekilde yama dağıtımı yapılır. Merkezi sunucu sistemleri/otomasyon bu süreci kolaylaştırır.
  5. Doğrulama (Verification): Yamanın başarıyla kurulduğu ve sistemlerin düzgün çalıştığı doğrulanır.
  6. Dokümantasyon ve Raporlama: Süreç kayıt altına alınır; uyum ve iç denetim süreçlerinde kullanılır (özellikle BOD 22-01 kapsamındakiler için kanıt gereklidir).

Patch management genellikle vulnerability management (zaafiyet yönetimi) döngüsünün bir parçası olarak görülür; vulnerability yönetimindeki risk analizleri ve önceliklendirme, patch management’in temelini oluşturur.

Karşılaşılan Zorluklar

Uyumsuz veya Hatalı Yamalar

  • Bazı yamalar, uygulamaların beklenmedik şekilde çökmesine veya sistem performansının düşmesine yol açabilir.

Kaynak Kısıtları

  • Küçük IT ekipleri, yüzlerce cihaz ve yazılımı manuel olarak güncellemeye çalışırken ciddi zaman ve iş gücü kaybı yaşar.

Dağıtık Yapılar ve Hibrit Çalışma Düzeni

  • Uzaktan çalışan ekipler, mobil cihazlar ve çok şubeli organizasyonlar, yama dağıtımını daha karmaşık hâle getirir; ayrıca edge cihazlarının hedef alınması riskleri artırır.

Kritiklik Değerlendirmesi ve Önceliklendirme

  • Her yama aynı derecede önemli değildir. KEV kataloğundaki açıklar, özel sektörde medyan ~174 günde kapatılırken, KEV dışı benzer açıklar 621 gün sürebiliyor, bu da risk-bazlı önceliklendirmeyi zorunlu kılıyor.

Test Sürecinin Karmaşıklığı

  • Tüm yamaları canlıya almadan önce test etmek idealdir, ancak her kurumun geniş test ortamı bulunmaz.

İnsan Faktörü ve İletişim Eksikliği

  • Patch management sadece IT’nin değil, iş birimlerinin de dikkat etmesi gereken bir süreçtir. Ancak çoğu zaman iletişim eksikliği yüzünden planlı yamalar yanlış zamanlarda uygulanır ve operasyonları aksatır.

Görünürlük Eksikliği

  • Kurumlar çoğu zaman hangi cihazların veya yazılımların güncel olmadığını net bir şekilde göremez.

Regülasyon ve Denetim Baskısı

  • Uyumluluk gereklilikleri, yama süreçlerinin sadece uygulanmasını değil, aynı zamanda belgelenmesini de şart koşar.

Adaptiva’nın 2025 raporuna göre:

  • IT ve güvenlik profesyonellerinin %98’i, patch uygulamanın çalışmalarını kesintiye uğrattığını söylüyor.
  • %77’si, patch uygulamak için bir haftadan fazla zaman harcıyor.
  • %64’ü, tespit ile tamir arasındaki koordinasyon yetersizliğini en büyük zorluk olarak görüyor.

Otomasyon ve Araçlar

Otomasyonun Rolü

Yama süreçlerini otomatikleştiren araçlar, tanımlama, test, dağıtım ve izlemeyi verimli hale getirir

Yaygın Araç Tipleri

  • Merkezi Yönetim Sunucuları (örneğin WSUS) ile bant genişliği tasarrufu sağlanır
  • Bulut Tabanlı Çözümler, dağıtık ortamlar ve uzaktan çalışanlar için esneklik sunar
  • Bazı EDR, UEM veya Güvenlik Suite’leri, yama yönetimini otomatikleştiren entegre modüller barındırır
  • PMaaS (Patch Management as a Service) modeli, yama görevlerini dış kaynak olarak yönetmeyi sağlar

En İyi Uygulama Yöntemleri

İyi yama yönetimi için temel öneriler:

  • Envanteri güncel tutmak
  • Açık bir yama politikası belirlemek (rutin vs. acil durum süreçleri)
  • Yama testlerini dikkatli gerçekleştirmek
  • Otomasyonu ve gelen hatırlatmaları aktif kullanmak
  • Risk bazlı önceliklendirme uygulamak (kritik yamalar önce)
  • Kademeli dağıtım stratejileri benimsemek (pilot grup, aşamalı rollout)
  • Rollback planları ve yedekler hazırlamak
  • Süreçleri düzenli olarak gözden geçirmek ve analiz etmek

Siz de kurumunuzu dijital geleceğe taşımaya hazır mısınız? Birlikte buluta geçiş yolculuğunuzu planlayalım. 👉 Bize Ulaşın

Yama yönetimi neden bu kadar kritik?

Yama yönetimi, sadece yazılım güncellemeleriyle sınırlı değildir; aynı zamanda güvenlik, iş sürekliliği ve regülasyon uyumu için kritik bir süreçtir. Yamaların zamanında uygulanmaması, siber saldırılara davetiye çıkarır, iş kesintilerine yol açar ve yasal uyumsuzluk riskini artırır.

Kimler yama yönetimi süreçlerinden sorumludur?

Genellikle IT ekipleri bu sürecin yürütücüsüdür; ancak etkisi tüm organizasyona yayılır. Finans, operasyon, hukuk ve müşteri hizmetleri dahil tüm iş birimleri dolaylı olarak yama yönetiminin güvenli ve etkin uygulanmasından faydalanır.

Yama yönetiminde en çok karşılaşılan zorluklar nelerdir?

Başlıca zorluklar; uyumsuz veya hatalı yamalar, sınırlı IT kaynakları, hibrit çalışma düzeninde dağıtım karmaşası, kritik yamaların önceliklendirilmesindeki zorluklar ve geniş test ortamı eksikliğidir. Ayrıca iletişim eksiklikleri de iş süreçlerinde aksamalara neden olabilir.

Yama yönetimi ile regülasyon uyumu arasında nasıl bir ilişki vardır?

GDPR, HIPAA veya KVKK gibi regülasyonlar, sistemlerin güncel tutulmasını zorunlu kılar. Yama yönetimi bu uyumu sağlar; ayrıca dokümantasyon ve raporlama adımları, denetimlerde yasal gerekliliklerin karşılanmasına yardımcı olur.

Yama yönetimini daha verimli hale getirmek için hangi en iyi uygulamalar önerilir?

Güncel varlık envanteri tutmak
Açık bir yama politikası belirlemek
Kritik yamaları risk bazlı önceliklendirmek
Otomasyon araçlarını kullanmak
Kademeli dağıtım ve rollback planları oluşturmak
Süreçleri düzenli olarak gözden geçirmek

Uptime Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Uptime Nedir?

Bir sistemin çalıştığı her saniye, şirketinizin dijital nabzı atmaya devam eder. Web siteniz, uygulamanız, ERP sisteminiz ya da CRM altyapınız… Hepsi erişilebilir olduğu sürece işiniz akar. Ancak sistemler durduğunda, işin de çarkları durur. İşte tam bu noktada “uptime” kavramı devreye giriyor.

Dijital sistemlerin, sunucuların ve ağ altyapısının kesintisiz çalışması günümüz iş dünyası için hayati önem taşır. Bu noktada iş sürekliliği kavramı ile uptime doğrudan bağlantılı hale gelir. Uptime, yalnızca BT ekiplerinin değil, operasyon, finans ve üst yönetimin de dikkatle takip etmesi gereken bir göstergedir.

Uptime Nedir?

Uptime, bir sistemin veya hizmetin erişilebilir ve çalışır durumda olduğu süreyi ifade eder. Genellikle yüzde (%) olarak ölçülür ve sistemin ne kadar süre kesintisiz hizmet verdiğini gösterir. Bu oran, hizmetin ne kadar güvenilir olduğunu ve kullanıcıya ne ölçüde kesintisiz bir deneyim sunulduğunu belirlemek için kritik bir metriktir.

Uptime; bulut teknolojisi, veri merkezi yönetimi ve BT operasyonları için temel bir performans kriteridir. Örneğin, %99,9 uptime oranı kulağa oldukça yüksek gelse de, bu oran yılda yaklaşık 8 saat 45 dakikalık kesintiye izin verir. Bankacılık, e-ticaret ya da üretim gibi sektörlerde bu kadar bir kesinti, hem maddi kayıplara hem de marka itibarının zedelenmesine yol açabilir.

Uptime Oranı Nasıl Hesaplanır?

Uptime, bir sunucunun ya da hosting sisteminin kesintisiz çalışır halde olduğu süredir. Bu süre, toplam çalışma süresinin yıl içerisindeki toplam saat sayısına bölünmesiyle hesaplanır.

Örneğin yılda yalnızca 4 saatlik bir kesinti yaşanırsa hesaplama şöyle olur:

  • Toplam saat: 365 gün × 24 saat = 8.760 saat
  • Çalışma süresi: 8.760 – 4 = 8.756 saat
  • Uptime oranı: (8.756 ÷ 8.760) × 100 ≈ %99,95

Bu formül, altyapınızın yıllık erişilebilirlik durumunu somut bir şekilde ortaya koyar. Bu aşamada BT görünürlüğü de devreye girer: Görmediğiniz bir kesintiyi analiz edemez, optimize edemezsiniz.

Uptime ve Gerçekler: Sayılarla Süreklilik

Uptime oranları, hizmet sağlayıcılarının SLA (Hizmet Seviyesi Anlaşması) kapsamında taahhüt ettiği süreklilik seviyelerini gösterir. Ancak bu oranların ardındaki farkları anlamak önemlidir.

Uptime OranıYıllık Kesinti SüresiAylık KesintiGünlük Kesinti
%99,999 (Five-Nines)5 dakika 15 saniye26 saniye0,86 saniye
%99,9952 dakika 35 saniye4 dakika 23 saniye8,6 saniye
%99,98 saat 45 dakika43 dakika 49 saniye1 dakika 26 saniye
%993 gün 15 saat7 saat 18 dakika14 dakika 24 saniye
Kaynak: Uptime Institute, SLA Calculation Models

Görüldüğü üzere, %99 ve %99,999 arasında yalnızca birkaç puanlık bir fark var gibi görünse de, arada günlerce süren kesinti farkı oluşabiliyor. Bu nedenle, felaket kurtarma planları yalnızca yedek almakla sınırlı olmamalı, gerçek kesinti senaryolarına uygun olarak test edilmelidir.

Şirketler Neden Uptime Konusunda Bu Kadar Hassas Olmalı?

Uptime, sadece teknik bir metrik değildir. Finansal kayıplar, müşteri memnuniyeti, güven, rekabet gücü ve yasal yükümlülükler gibi çok yönlü etkileri vardır. Uptime değerinin bu kadar kritik olmasının nedenlerini birkaç veriyle özetleyebiliriz:

  • Gartner’a göre, bir dakikalık sistem kesintisi şirketlere ortalama 9.000 $’a mal oluyor. Bu rakam, sektör ve sistemin önemi arttıkça katlanarak artabiliyor.
  • Uptime Institute 2024 Annual Outage Analysis raporuna göre, büyük veri merkezi kesintilerinin %60’ı insan hatasından kaynaklanıyor.
  • IBM Cost of a Data Breach 2023 verilerine göre, şirketlerin %93’ü bir saatlik kesintinin marka itibarına zarar verdiğini belirtiyor.

Bu veriler, uptime’ın sadece BT birimlerinin değil, tüm yönetim kadrosunun stratejik gündeminde olması gerektiğini ortaya koyuyor. IT hizmet yönetimi ve güvenli dijital altyapı vizyonu olmadan iş sürekliliği sağlamak mümkün değildir.

Uptime Nedir?
İçeriği analiz eden Bing AI Creator ile oluşturulmuştur.

Bulut Teknolojisi ve Uptime

Günümüzde birçok kuruluş yüksek erişilebilirlik hedefiyle bulut çözümlerine yöneliyor. Bulut sağlayıcıları genellikle yüksek uptime garantileri sunsa da, bu garantiler SLA’lar ile sınırlandırılmıştır ve hizmet bazında değişiklik gösterebilir.

  • Amazon Web Services (AWS): %99,99 uptime
  • Microsoft Azure: %99,95 – %99,99 (hizmete göre)
  • Google Cloud: %99,95 uptime

Bu oranlar, genellikle çok bölgeli yedekleme altyapıları ile sağlanabilir. Ancak unutulmaması gereken nokta, her hizmetin aynı garantiye sahip olmadığıdır. Kritik uygulamalar için bulut yedekleme çözümleriyle entegre planlar yapmak şarttır.

Sadece Rakam Değil, Güven Meselesi

Uptime yalnızca yüzdelerle ifade edilen bir gösterge değil; müşteri deneyimi, gelir kaybı ve marka güveni açısından da belirleyicidir. Özellikle e-ticaret, finans ve sağlık gibi sektörlerde dakikalarla ölçülen kesintiler milyon dolarlık kayıplara neden olabilir.

Bu nedenle uptime, iş sürekliliği stratejinizin temel taşlarından biri olmalıdır. Bu noktada bulut bilişimde karmaşıklığı sadeleştirmek, hem maliyetleri azaltır hem de yönetimi kolaylaştırır. Proaktif hareket etmek, sistemleri geleceğe hazır hâle getirmenin anahtarıdır.

Eclit ile Yüksek Erişilebilirlik ve Süreklilik

Eclit olarak sunduğumuz hizmetler ile altyapınızı 7/24 izliyor, otomatik yedekleme, felaket kurtarma ve proaktif müdahale çözümlerimizle sistemlerinizi her an erişilebilir tutuyoruz. SLA taahhütlerimizle sistem performansınızı en üst düzeyde tutarken, olası kesintilerin önüne geçiyoruz.

Uptime’ı yalnızca bir metrik olarak değil, kurumsal güvenin ve dijital başarının yapı taşı olarak görüyoruz. Gelin, altyapınızı birlikte geleceğe hazırlayalım.

Uptime sizin için ne ifade ediyor? İşinizin geleceğini güvence altına almak için 👉 Bize Ulaşın

Uptime neden %100 değil de %99,999 gibi oranlarla ifade ediliyor?

Donanım arızaları, yazılım güncellemeleri, siber saldırılar veya doğal afetler gibi beklenmeyen durumlar nedeniyle %100 erişilebilirlik teknik olarak garanti edilemez. Bu yüzden sağlayıcılar, %99 ve üzeri oranlarla hizmet süresi taahhüt eder. %99,999 gibi “Five-Nines” seviyeleri ise neredeyse hiç kesinti yaşanmaması anlamına gelir.

Uptime garantisi sadece bulut sağlayıcısıyla mı sınırlı?

Hayır. Uptime sadece bulut servis sağlayıcısının değil, sizin altyapı tasarımınızın, yedekleme stratejinizin ve müdahale süreçlerinizin de bir sonucudur. SLA garantisi verilse bile, iş sürekliliğini sağlamak için uçtan uca bir felaket kurtarma planına ihtiyaç vardır.

Uptime’ı artırmak için kendi sistemimizde neler yapabiliriz?

Otomatik yedekleme, felaket kurtarma senaryolarının test edilmesi, çok bölgeli yedekleme, izleme sistemleri ve yönetilen hizmetler kullanmak uptime seviyenizi doğrudan etkiler. İnsan hatalarını azaltmak için otomasyon ve eğitim de büyük rol oynar.

Eclit uptime konusunda nasıl destek sağlıyor?

Eclit, altyapınızı 7/24 izleyerek olası kesintileri proaktif olarak önler. Otomatik yedekleme, felaket kurtarma çözümleri ve SLA bazlı yönetilen hizmetlerle sistemlerinizi her an erişilebilir tutmanıza yardımcı olur. Böylece yalnızca uptime değil, iş sürekliliği de garanti altına alınır.

Veri Güvenliğinin Önemine Dair Somut Veriler

Veri güvenliği; dijital veya fiziksel verilerin izinsiz erişim, tahribat, sızıntı, kayıp ya da bozulmadan korunması için kullanılan politika, süreç ve teknolojilerin bütünüdür. Bu sistem, genellikle aşağıdaki üç temel ilkeye dayanır:

  • Gizlilik (Confidentiality): Verilere yalnızca yetkili kişilerin erişebilmesi sağlanır.
  • Bütünlük (Integrity): Verilerin doğruluğu ve tutarlılığı korunur; değişiklikler izlenebilir olmalıdır.
  • Erişilebilirlik (Availability): Yetkili kişilerin verilere ihtiyaç duydukları anda ulaşabilmeleri garanti altına alınır.

Bu üçlü, kurumların bilgi varlıklarını korumaya yönelik bütüncül yaklaşımlar geliştirmesinde temel oluşturur.

Veri: IBM Cost of a Data Breach Raporu’ndan Öne Çıkan Bulgular

IBM Security ve Ponemon Institute iş birliğiyle hazırlanan rapor, dünya genelinde 553 gerçek veri ihlali vakası üzerinden yapılan analizlere dayanmaktadır. Bazı önemli veriler:

  • Ortalama Veri İhlali Maliyeti: 4,45 milyon USD
  • Bir İhlalin Tespit ve Kontrol Altına Alınma Süresi: 277 gün (204 gün tespit, 73 gün kontrol)
  • Müşteri Güveni Kaybı: Tüketicilerin %70’i veri ihlali yaşayan şirketle alışverişi bırakıyor
  • İhlallerin %82’si kişisel bilgi olarak tanımlanabilir
  • Olay Müdahale Ekibi Olan Şirketlerin Tasarrufu: Ortalama 1,76 milyon USD

Sektör Bazlı Risk Değerlendirmesi

Sağlık Sektörü

  • En yüksek ortalama ihlal maliyeti: 10,93 milyon USD
  • Hasta bilgileri, sigorta verileri ve elektronik sağlık kayıtları hedefte.
  • HIPAA, KVKK gibi regülasyonlar nedeniyle yasal sonuçlar daha ağır.

Finans ve Bankacılık

  • Hedef: müşteri bilgileri, işlem geçmişi, ödeme altyapısı
  • Saldırıların %60’ı kimlik avı (phishing) kaynaklı
  • Open banking entegrasyonları saldırı yüzeyini genişletiyor

Üretim ve Enerji

  • Operasyonel teknolojiler (OT) ile IT sistemlerinin entegrasyonu risk yaratıyor.
  • Bir siber saldırı, üretim hatlarını saniyeler içinde devre dışı bırakabiliyor.
  • Endüstriyel kontrol sistemleri (ICS) genellikle yama uygulanmadan çalışıyor.

Perakende ve E-Ticaret

  • Müşteri kart bilgileri ve ödeme altyapıları öncelikli hedef.
  • Müşteri güveni en hassas faktör: veri sızıntısı, sadakati doğrudan etkiliyor.
  • Saldırganlar, tatil sezonları ve kampanya dönemlerinde yoğunlaşıyor.

Tehdit Unsurları

IBM raporuna göre en yaygın saldırı yöntemleri:

  • Kimlik Avı (Phishing): Sahte e-postalar veya siteler aracılığıyla şifrelerin ele geçirilmesi.
  • Zayıf Parola Kullanımı: Kolay tahmin edilebilir şifreler (123456, qwerty vb.).
  • Kullanıcı Hatası / İç Tehdit: Bilinçli ya da bilinçsiz çalışan hataları.
  • Ransomware (Fidye Yazılımı): Fidye yazılımlar aracılığıyla sistemin kilitlenmesi ve çözüm için fidye istenmesi.

Özellikle fidye yazılımları, sadece veri kaybı değil; iş sürekliliği ve itibar zedelenmesiyle sonuçlanıyor.

Veri Güvenliğini Artırmak İçin Kurumsal Stratejiler

1. Yapay Zeka ve Otomasyon

  • AI destekli sistemler tehditleri klasik sistemlere göre %95 daha hızlı algılıyor.
  • Sürekli izleme ve davranış analizi ile anomali tespiti mümkün.

2. Zero Trust Yaklaşımı

  • “Asla güvenme, her zaman doğrula” prensibiyle erişim kontrolü yapılır.
  • Ağa, cihaza ve kullanıcıya ayrı ayrı kimlik doğrulama uygulanır.
  • Her erişim, cihaz, oturum ve uygulama sürekli doğrulanmalıdır.

3. Çok Faktörlü Kimlik Doğrulama (MFA)

  • Özellikle uzak erişimlerde tek başına şifre kullanımı yetersizdir.
  • SMS, e-posta, biyometrik gibi ikinci doğrulama katmanları şarttır.

4. Yedekleme ve Felaket Kurtarma Planları

  • Yedekler yalnızca alınmakla kalmamalı; düzenli olarak test edilmelidir.
  • Her senaryoya özel (siber saldırı, donanım arızası, doğal afet) felaket kurtarma planı bulunmalıdır.

5. Eğitim ve Farkındalık

  • Kullanıcı hatası en büyük risktir. Çalışanlar düzenli olarak eğitilmeli, farkındalık çalışmaları yapılmalıdır.
  • Simülasyon testleriyle phishing ve sosyal mühendislik tatbikatları yapılabilir.

Regülasyonlara Uyumun Önemi

Veri güvenliği yalnızca iyi bir uygulama değil; yasal bir zorunluluktur. Türkiye’de KVKK, Avrupa’da GDPR, Amerika’da HIPAA ve CCPA gibi düzenlemeler, veri işleyen tüm şirketler için yükümlülükler getiriyor.

İhlal durumunda kurumlar:

  • Maddi cezalarla karşılaşabilir,
  • İtibar kaybı yaşayabilir,
  • Müşteri güvenini tamamen kaybedebilir.

Veri güvenliği, artık yalnızca siber saldırılara karşı değil; kurumsal itibara, operasyonel sürekliliğe ve müşteri sadakatine yönelik bir savunma hattıdır.

IBM 2024 raporundaki veriler gösteriyor ki:

  • İhlallerin tespiti ortalama 204 gün sürüyor,
  • Bu sürede geçen her dakika, hem finansal hem itibar açısından ağır sonuçlar doğuruyor.
  • IBM 2024 raporu, veri güvenliğine zamanında yatırım yapmayan kurumların çok daha büyük bedeller ödediklerini ortaya koyuyor. Her sektör için öncelikler farklı olsa da, ortak payda aynı: veri, korunmadığında risk; korunduğundaysa rekabet avantajı.

Veri güvenliği hakkında daha fazla bilgi almak için bize ulaşın!

1. Veri güvenliği neden sadece IT ekiplerinin sorumluluğu değildir?

Çünkü veri güvenliği, kurumun tüm işleyişini etkiler. Finans, insan kaynakları, hukuk ve pazarlama gibi bölümler de veri kullanır ve korur. Bu nedenle tüm çalışanların bu konuda farkındalığı olmalıdır.

2. Veri ihlali yaşandığında şirketler ne tür zararlar görür?

Finansal kayıplar (ortalama 4,45 milyon USD), müşteri güveni kaybı, itibar zedelenmesi, yasal yaptırımlar ve operasyonel aksaklıklar en yaygın sonuçlardır.

3. Veri güvenliğinde “Zero Trust” mimarisi neden önemlidir?

Zero Trust, hiçbir kullanıcıya veya cihaza otomatik güven vermemeyi temel alır. Her erişim isteği sürekli doğrulanır. Bu sayede saldırganların içeriden ilerlemesi engellenir.

4. Yapay zekâ (AI) veri güvenliğinde nasıl kullanılıyor?

AI sistemleri, normal dışı davranışları tespit ederek potansiyel saldırıları daha erken aşamada algılayabilir. Böylece müdahale süresi kısalır ve zarar minimize edilir.

5. KOBİ’ler için veri güvenliği neden büyük şirketler kadar önemlidir?

KOBİ’ler genellikle daha az kaynakla daha fazla veri yönetmek zorundadır. Saldırganlar için “kolay hedef” olabilirler. Bu nedenle uygun maliyetli ama etkili çözümlerle veri güvenliği sağlanmalıdır.

Enerjide Kesinti Riskini Azaltmak Neden Önemli? Kesinti Riski Nasıl Azaltılır?

Enerjide Kesinti Riskini Azaltmak Neden Önemli? Kesinti Riski Nasıl Azaltılır?
Enerjide Kesinti Riskini Azaltmak Neden Önemli? Kesinti Riski Nasıl Azaltılır?
İçeriği analiz eden Bing AI Creator ile oluşturulmuştur.

Enerji sektörü, üretimden dağıtıma kadar her aşamada sürekliliğin olması gereken bir yapıya sahiptir. Elektrik üretim tesislerinden şebeke kontrol merkezlerine, rafinerilerden saha operasyonlarına kadar tüm süreçlerin merkezinde teknoloji ve operasyon yer alır. Bu operasyonlarda kullanılan teknolojilerin herhangi bir anda durması, yalnızca iç operasyonları değil, hizmetleri de doğrudan etkiler.

İşte tam da bu nedenle kesintiler sadece teknik sorunlar değil, operasyonel krizlerin tetikleyicisi haline gelir. Yönetilen hizmetler ve Felaket Kurtarma Hizmetleri, bu riski azaltmak ve sistemi her koşulda ayakta tutmak için önemli bir rol oynar.

Kesinti Sadece Bir Duruş Değildir, Ciddi Bir Kayıptır

Kesintilerin etkileri göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Özellikle enerji, petrol ve doğalgaz sektörlerinde:

  • Tek bir saatlik kesinti, bir tesise ortalama 500.000 dolar kaybettiriyor.
  • %1’lik yıllık duruş süresi (3,65 gün), 5 milyon doların üzerinde zararla sonuçlanabiliyor.
  • Yukarı akış şirketleri yılda ortalama 27 gün plansız duruş yaşıyor; bu da 38 milyon dolar seviyesine ulaşan maliyetler demek.
  • Son birkaç yılda, plansız duruşlara bağlı zararlar %76 oranında artarak yılda 149 milyon dolara çıktı.
  • Türkiye’de ise yalnızca bir saatlik elektrik kesintisi, sanayi sektöründe ortalama 18 milyon TL’lik zarar anlamına geliyor.

Bu rakamlar, kesintilerin yalnızca sistem durması değil, itibar, güvenlik ve yasal uyumluluk gibi alanlarda da ağır sonuçlar doğurduğunu gösteriyor.

Neden Bu Kadar Tehlikeli?

Kesinti anında ortaya çıkan riskler şunlardır:

  • Üretim ve dağıtım zincirleri sekteye uğrar.
  • Otomasyon sistemleri devre dışı kalır.
  • Kritik veriler erişilemez olur.
  • Regülasyonlara uyumsuzluk nedeniyle ceza ve denetim riski oluşur.
  • Müşteri memnuniyeti ve güven kaybı yaşanır.

Fortune Global 500 şirketleri, her yıl plansız duruşlar nedeniyle 1,5 trilyon dolar kaybediyor. Bu, toplam yıllık cirolarının %11’ine denk geliyor.

MSP: Görünmeyen Tehlikeleri Ortadan Kaldıran Güç

Yönetilen hizmet sağlayıcılar (MSP), altyapının sürekli çalışmasını sağlamak için 7/24 izleme, önleyici bakım ve uzaktan müdahale gibi hizmetler sunar. Bu hizmetler sayesinde:

  • Arızalar gerçekleşmeden önce fark edilir,
  • Kaynak planlaması optimize edilir,
  • İç ekiplerin yükü azalır,
  • Siber güvenlik açıkları proaktif biçimde yönetilir.

Enerji sektöründe çalışan sistemlerin karmaşıklığı göz önüne alındığında, dış kaynak kullanımı daha esnek ve sürdürülebilir bir operasyon sunar.

DRaaS: Felaketler İçin Plan, Kesintisizlik İçin Güvence

Disaster Recovery as a Service (DRaaS), veri merkezlerinin, uygulamaların ve hizmetlerin felaket anlarında hızla geri getirilmesini sağlar. Bu, yalnızca veri yedeklemek değil; operasyonun tamamını yeniden devreye alabilmek anlamına gelir.

  • Gerçek zamanlı veri replikasyonu yapılır.
  • Otomatik sistemler sayesinde minimum kesintiyle operasyon devam eder.
  • Regülasyonlara uygunluk kolaylaşır.

Özellikle fiziksel ve dijital afetler enerji altyapısını doğrudan tehdit ederken DRaaS bu tehditlere karşı iş sürekliliği garantisi sağlar. Enerjide kesinti riskini azaltmak için fırsatlar sunar.

Enerji sektörü, artık yalnızca üretim ve dağıtım değil; aynı zamanda teknolojik direnç meselesidir. MSP ve DRaaS çözümleri, enerji altyapılarını daha esnek, güvenli ve kesintilere karşı hazırlıklı hale getirir. Bugünün yatırımı, yarının kesintisini engeller.

Sık Sorulan Sorular (FAQ)

1. MSP enerji sektörü için neden önemlidir?
MSP (Managed Service Provider), IT altyapınızı dışarıdan yöneten bir hizmet sağlayıcıdır. Enerji gibi kesintisiz çalışması gereken sektörlerde altyapının sürekli izlenmesi, proaktif şekilde yönetilmesi ve güvenli hale getirilmesi hizmetleriyle kritik rol oynar.

2. DRaaS ile geleneksel yedekleme arasındaki fark nedir?
DRaaS, yalnızca veri yedeklemesi yapmaz; sistemleri, uygulamaları ve tüm iş akışını felaket anlarında hızla yeniden devreye alır. Bu sayede operasyonel süreklilik korunur, veri kaybı ve zaman kaybı minimuma indirilir.

3. Enerji şirketleri kesinti riskine karşı nasıl daha dirençli hale gelebilir?
Enerji şirketlerinin bu risklere karşı direnç kazanması için altyapılarını sürekli izlemeleri, güvenlik açıklarını kapatmaları ve felaket senaryolarına karşı hazırlıklı olmaları gerekir. MSP ve DRaaS çözümleri, hem önleyici bakım hem de hızlı toparlanma süreçleriyle bu direnci sağlar.

Yönetilen Hizmetler ve DRaaS hakkında daha fazla bilgi için bize ulaşın!

Avrupa’daki Elektrik Kesintisi Bize Ne Öğretmeli?

avrıpadaki-elektrik-kesintisi-bize-ne-ogretmeli
avrıpadaki-elektrik-kesintisi-bize-ne-ogretmeli

28 Nisan 2025’te Avrupa’da yaşanan dev bir elektrik kesintisi, milyonları etkiledi. İspanya’nın elektrik üretiminin yaklaşık %60’ı bir anda devre dışı kaldı; ülkenin büyük kısmı, Portekiz ve güney Fransa ile birlikte yaklaşık bir gün boyunca karanlığa gömüldü. Şebekenin yeniden toparlanması ise ancak 23 saat sonra mümkün oldu. 

Bu kesinti yalnızca sokak lambalarını değil, şirketlerin iş sürekliliğini, üretim zincirlerini, dijital hizmetlerini ve hatta insan hayatını etkiledi. Kısacası: Avrupa’nın karanlığa gömülmesi, kurumlara “hazırlıklı mısınız?” sorusunu yeniden ve çok sert bir şekilde hatırlattı. 

Kesintiler, Dev Kayıpları Beraberinde Getirdi 

Kesintinin ilk saatlerinde hem fiziksel hem dijital sistemler çöktü. Çöküşün bedellerine dair bazı veriler şöyle: 

  • Volkswagen, Navarra’daki fabrikasında 1.400 araçlık üretim kaybı yaşadı. 
  • 14.000 çalışanın bulunduğu SEAT Martorell fabrikasında üretim tamamen durdu. 
  • Et endüstrisi, buzdolaplarının çalışmaması gibi nedenlerle 190 milyon €’ya kadar zarar açıkladı. 
  • Cloudflare verilerine göre Portekiz’deki internet trafiği %90’a kadar düştü. 
  • 500’e yakın uçuş iptal edildi; ulaşım altyapısı ciddi şekilde aksadı. 
  • 4 kişi hayatını kaybetti: Valensiya’da oksijen cihazı çalışmadığı için, Galiçya’da jeneratör zehirlenmesiyle, Madrid’de mum yangınıyla. 

Ekonomik boyutta ise tablo daha da çarpıcıydı. Yatırım bankası RBC, kesintinin Avrupa ekonomisine 2,25 ila 4,5 milyar avro arasında zarar verdiğini hesapladı. İspanya işverenler birliği CEOE ise sadece sanayi sektöründe 1,6 milyar avroluk bir darbe yaşandığını açıkladı. 

Asıl Kriz: Hazırlıksız Yakalanan Kurumlar 

Elektrik kesintisi elbette bir altyapı sorunu. Ancak bu olay aynı zamanda kurumların felaket kurtarma stratejilerindeki eksiklerini de gözler önüne serdi. 

Enerji bağımlılığı yüksek olan sektörler; üretim tesisleri, lojistik firmaları, hastaneler, zincir mağazalar ve veri merkezleri ciddi şekilde etkilendi. Sorun sadece elektrik gitmesi değildi. Asıl sorun şuydu: 

“Sistemleriniz başka bir yerde, çalışır durumda mıydı?” 

Bu soru işte felaket kurtarma planlarının ve modern çözümlerin (özellikle DRaaS hizmetlerinin) neden yaşamsal olduğunu gösteriyor. 

Felaket Kurtarma Nedir, Neden Hayati? 

Felaket Kurtarma, kurumların bir kesinti veya afet anında sistemlerini hızla yeniden devreye almasını sağlayan süreçtir. Elektrik kesintisi, yangın, siber saldırı, doğal afet… Tehdit çok, ama etkili bir plan varsa kayıp minimum olur. 

Bu noktada FKM (Felaket Kurtarma Merkezi) ve DRaaS (Disaster Recovery as a Service) kavramları öne çıkar: 

  • FKM: Sistemlerinizin yedekli olarak başka bir fiziksel konumda tutulması ve birincil merkezin devre dışı kaldığında bu yedek merkezin devreye girmesi. 
  • DRaaS: Bu sürecin tamamen bulutta, otomasyonla ve hızlı müdahale ile sağlanması. 

Her iki çözüm de: 

  • Kritik uygulamaları ayakta tutar, 
  • Veri kaybını önler, 
  • Operasyonel süreklilik sağlar, 
  • Uyumluluk ve itibar risklerini azaltır. 

Avrupa’daki Kesintiden Alınması Gereken Dersler 

İspanya ve Portekiz’de yaşanan kesinti, sadece bir enerji sorunu değil; bir iş sürekliliği uyarısıydı. Gelişmiş ülkelerde bile enerji altyapısının kırılganlığı, yeterli yedekleme ve hazırlık olmadığında büyük krizlere dönüşebiliyor. 

Bugün kurumlar sadece teknik sorunlara değil; iklim krizi, jeopolitik riskler, siber saldırılar, regülasyon değişiklikleri gibi çok boyutlu tehditlere karşı da hazırlıklı olmak zorunda. 

Bu yüzden artık “Felaket Kurtarma” bir yan plan değil, iş stratejisinin bir parçası olmak zorunda. 

İspanya’daki kesinti, bize şunu net şekilde öğretti: 

“Kriz anı geldiğinde sistemlerinizin kaç dakikada ayağa kalktığı, işinizin ne kadar süre hayatta kalacağına karar verir.” 

Bugün altyapısını DRaaS ile güvence altına alan kurumlar, yarınki krizi sadece bir haber başlığı olarak okur. Diğerleri içinse o gün, işin durduğu, itibarın zedelendiği, müşterilerin kaybedildiği gündür.  

Felaket Anında Hazır Olmak İçin 

Eclit’in sunduğu DRaaS ve Felaket Kurtarma Merkezi çözümleri ile sistemlerinizi çalışır durumda tutun. 

DRaaS ve FKM hizmetleri hakkında daha fazla bilgi almak için bize ulaşın! 

İş Güvenliği Haftası: Dijital Güvenlik Olmadan İş Güvenliği Mümkün mü? 

dijital guvenlik ve is guvenligi
dijital guvenlik ve is guvenligi
İçeriği analiz eden Bing AI Creator ile oluşturulmuştur.

Dijital güvenlik sağlanmadan iş güvenliğini tam olarak sağlamak mümkün mü?  

Dijitalleşen dünyada sadece fiziksel iş güvenliği önlemleri iş güvenliği için yeterli mi? Bu yazımızda dijitalleşen dünyada dijital iş güvenliği anlayışının şirketlerin iş güvenliğini sağlamak için neden önemli olduğuna ve iş güvenliği ile nasıl ilişkilendirildiğinden bahsediyoruz… 

İş Güvenliği Haftası ve Geleneksel Anlayış 

Her yıl 4-10 Mayıs tarihleri arasında iş güvenliği haftasını kutluyoruz ve işyerinde güvenli çalışma koşullarının önemi, iş kazaları hakkında farkında oluşturuyoruz. Geleneksel iş güvenliği anlayışı, iş yerinde fiziksel risklerin önlenmesi üzerine kurulmuştur. Bu risklerin önlenmesi üzerine genellikle şu başlıklara dikkat edilir:

İş kazalarının önlenmesi

İş kazalarının önlenmesi konusu daha çok iş yerinde yaşanacak düşme, çarpma, kayma gibi fiziksel tehditlerin üzerinde durur.

Ergonomi

Ergonomi, çalışanların iş yerinin çalışma ortamı ve fiziksel koşulları ile uyumlu bir şekilde çalışabilmesi üzerinedir.

Kişisel koruyucu donanım (KKD) kullanımı

Kişisel koruyucu donanım kullanımı ise baret, eldiven gibi koruyucu donanımların riske uygun şekilde kullanımıdır.

İş hijyeni ve meslek hastalıklarının önlenmesi

Toz, kimyasal maddelerin denetlenmesi, iş yerinde çalışanların sağlık durumlarını etkileyebilecek risklerin önüne geçilmesi.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi geleneksel iş güvenliği yaklaşımları çalışanların fiziksel durumları üzerinde durur ve dijitalleşen dünyada derinleşen iş güvenliği kavramını kapsayamaz. Artık, saedece fiziksel değil, dijital güvenlik de iş güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olmuştur.

Peki, gelelim dijital güvenliğe…

Dijital Güvenlik Nedir? İş Güvenliği ile Nasıl İlişkilidir? 

Dijital güvenlik, dijital ortamda sahip olduğunuz bilgiler, sistemler ve bütün verilerin bilgisayarlarınıza, dijital ortamınıza, sistemlerinize, ağınıza karşı dış tehditlerden korunmasıdır. 

Dijital güvenlik genel olarak şu alanları içerir: 

Siber Güvenlik: Bilgi sistemlerinin dış tehditlere karşı korunması. 

Veri Güvenliği: Şirket verilerinin dış tehditlere karşı korunması, verilerin gizliliği ve verilerin doğruluğu. 

Ağ Güvenliği: Ağların dış tehditlere karşı korunması. 

Erişim Yönetimi: Doğru kişiye gerektiği kadar erişim verilmesi. 

Kısaca, dijital güvenlik; dijital sistemlerinizin ve ortamlarınızın dışardan gelebilecek her türlü tehdit ve saldırıya karşı korunmasıdır. 

İş Güvenliği ile Dijital Güvenlik Nasıl İlişkilidir? 

Dijital güvenlik uygulamalarının iş güvenliği uygulamaları kapsamında kullanılması artık bir gereklilik haline gelmiştir. Sürekli dijitalleşen iş yerlerinde sadece fiziksel tehditler düşünülerek yeterli ve kapsayıcı iş güvenliği önlemleri almak mümkün değildir. Dijital güvenlik ve iş güvenliğinin kullanıldığı bazı ilişkiler: 

Kritik Sistemlere Bağımlılık 

Üretim hatları, enerji sistemleri gibi bir çok kritik altyapı dijital sistemler tarafından yönetilmektedir. Bu sistemlerin yaşayacağı siber saldırı sonrası kesinti tehlikeli ortam koşullarının oluşmasına ve iş yeri kazalarının olmasına yol açabilir. 

Çalışan Bilgilerinin Korunması 

Çalışanlara ait kişisel verilerin (kimlik bilgileri, kart bilgisi, sağlık bilgileri, adres bilgileri) çalışnması, çalışanlarınızı zor durumda bırakabilir ve çalışanlara yönelik saldırılara açık bırakabilir. Özellikle çalışma saatleri ve adres bilgileri gibi bilgilerin öğrenilmesi fiziksel saldırı riski oluşturabilir. 

Uzaktan Çalışma ve Güvenlik Açıkları 

Uzaktan çalışmanın artması ve şirketlerin bu konuda çalışanlarına daha fazla esneklik tanıması ofis dışında iş güvenliği konusunu da gündeme getirdi. Özellikle kalabalık ortamlarda ve güvensiz ağ ile çalışılması şirtket verilerini riske atıyor. 

Dijital Güvenlik İhmal Edilirse Ne Olur? 

Dijital güvenlik ihmal edilirse veriler, iş süreçleri, çalışanların ve iş yerinin fiziksel güvenliği tehdit altına girer. Dijital güvenlik ihmalleri doğrudan iş güvenliği sorunlarına dönüşebilir. İşte djital güvenlik ihmallerinin dönüşebileceği bazı iş güvenlik sorunları: 

  • Fiziksel Tehlike ve İş Kazaları  
  • Çalışanların Kişisel Verilerinin Tehlikeye Girmesi 
  • İtibar Kaybı ve Yasal Yaptırımlar 
  • Çalışan Güveninin Zedelenmesi 

Dijital güvenlik eksikliğinin sebep olduğu iş güvenliği sorunları sadece sistemlere zarar vererek operasyonları durdurmaz, müşteri ve çalışanların güvenini zedeleyerek itibar kaybına, maddi kayıplara ve iş kazalarına da sebep olur. 

Dijital Güvenlik = İş Güvenliği 

Dijital güvenlik tam anlamıyla sağlanmadan iş güvenliği de tam anlamıyla sağlanamaz. Dijital ortamlara yapılan saldırılar, bir çok altyapının ve sistemin bozulmasına yol açar.  

Gerçek hayat örnekleri: 

  • 2014 yılında, bir Alman çelik fabrikasının konrol sistemlerini hedef alan siber saldırı gerçekleşti. Bu saldırı, yüksek fırının kontrolsüz şekilde kapatılmasına neden oldu ve fırında büyük hasara yol açtı. 
  • 2024 yılında, Kanadalı süpermarket zincirine yapılan siber saldırı sonucu şirket müşteri ile temasta olan bazı sistemlerin ve belirli market ürünlerinin stok durumunun etkilediğini açıkladı. 
  • 2023 yılında, siber saldırganlar çiftlikteki süt sağım robotunun kontrolünü ele geçirdi ve fidye talebinde bulundu. Siber saldırganlar veri tabanındaki bilgileri şifrelediği için çiftçi hayvanların bilgilerine ulaşamadı ve gebe hayvanları ayırt edemedi. Bu nedenle de bir inek önlenebilecek sağlık sorunları ile karşı karşıya kaldı fakat verilerin olmamasından kaynaklanan geç müdahale ile kurtarılamadı. 

Bu örnekler de gösteriyor ki iş güvenliğini sağlamak isteyen her şirket dijital güvenliği de fiziksel güvenlik yöntemleri gibi önemli ve kritik bir konu olarak ele almalı. 

Eğer şirketinizde dijital güvenlik ile ilgileniyorsanız Eclit çözümlerine göz atabilirsiniz!